Kent Dinamiklerinden Ortak Mesaj:
Ana Konteyner Limanı için en doğru adres Mersin’dir.
Mersin’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ev sahipliğinde bir araya gelerek, Ana Konteyner Limanı konusunda son dönemde ortaya çıkan ve kamuoyunda kafa karışıklığına neden olan gelişmelerle ilgili ortak deklarasyon yayımladı.
Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu’nun da bulunduğu toplantıda, kent dinamiklerinin ortak görüşü olan metni, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır okudu.
Mersin için yapılması planlanan Ana Konteyner Limanı’na çok yakın bir yer olan Adana-Yumurtalık’ta 12 milyon TEU’luk bir konteyner limanı yapma kararının alındığının resmi olarak açıklanması üzerine hazırlanan ortak metinde; kıt kaynakların israf edilmeden en doğru, en uygulanabilir, katma değeri en çok yaratacak noktaya yapılması gerektiğine dikkat çekildi.
Mersin’in artan dış ticaret yükü nedeniyle ikinci bir limana ihtiyacı olduğuna yer verilen açıklamada, Mersin’in ülkeye yararı olmayacak, sırf Mersin’de olsun diye yapılacak bir yatırımın peşinde olmadığı, esas konunun; yatırımların, fizibilite raporlarına göre, bölgesel ve küresel ekonomik gerçeklere göre en doğru yere yapılmasını sağlamak olduğu ifade edildi.
Kent dinamikleri adına yayınlanan ortak deklarasyonda, “Mersin’in Türkiye’yi Akdeniz’de rakipsiz bir lojistik merkez yapacak olan Ana Konteyner limanının en doğru adresi olduğu mesajı verildi.
Metinde, şu ifadelere yer verildi;
“Bugün; devletimizin yatırım planlarında bulunan ve sadece Mersin’in değil;
Çukurova başta olmak üzere tüm Doğu Akdeniz ve hinterlantının beklediği bir yatırım olan Mersin Ana Konteyner Limanı konusunda ortaya çıkan ve kamuoyunda kafa karışıklığı yaratan bazı gelişmelerle ilgili bir araya geldik.
Bugün; öncelikle kentin ekonomi odaklı STK’ları başta olmak üzere,
Birçok kurum ve kuruluşun katkısı, önerisi ve toplantımıza katılımıyla verdiği destekle oluşan “ortak metin”, bu konudaki “ortak ses” olan açıklamamızı yapmak için buluştuk.
Mersin Ana Konteyner Limanı yatırımı, bir hub; yani, “toplama-aktarma limanı” olarak, ülkemizin modern ve etkin lojistik kapasitesinin artması adına 90’lı yılların başında konuşulmaya başladı.
1996 yılında Mersin’de yapılması planlanan ve resmi olarak o dönemde dahi açıklanan, projeleri dahi çizilen;
2000’li yıllarda fizibilite çalışmaları tamamlanan;
2004 yılında ÇED süreci başlayan;
2009 yılında ÇED süreci tamamlanarak neredeyse yapım aşamasına gelen;
Dönemin Bakanlarından Sayın Kürşat Tüzmen’den başlayarak, Sayın Binali Yıldırım’ın da katıldığı 3 Deniz, 3 Liman başlığında gündeme gelen birçok toplantıda;
Özelleşen Mersin limanının bir süre sonra bölgenin artan dış ticaret yükünü karşılayamayacağı ve Mersin’de bölgeye hizmet verecek ve Akdeniz’de Türkiye’nin lojistik iddiasını ve gücünü tesis edecek ikinci bir konteyner limanına ihtiyaç olduğu en üst perdeden defalarca ifade edilen;
2008-2009 yıllarında Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı tarafından Filyos, Çandarlı ve Mersin’de yapılması kararı alınan 3 yeni konteyner limanından biri olan;
Hatta, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığının “ Lojistik Ana Planında” 2024-2029 yılları arasında yaklaşık 4 milyar dolar yatırım bedeli ile Mersin’de yapılacağı açıklanan;
28 yıldır kentin gündeminde ve ülkenin ihtiyacı olan bir Ana Konteyner Limanı yatırımdan bahsediyoruz.
Geçtiğimiz hafta yapılan resmi açıklamalarda, planlanan Mersin Ana Konteyner Limanı yatırımına çok yakın bir yer olan Adana-Yumurtalık’ta 12 milyon TEU’luk bir konteyner limanı yapılma kararı alındığı açıklandı.
Konu, bir kente bir yatırım müjdesi vermenin ötesinde bir durumdur.
Durum; teknik anlamda, lojistik ihtiyaçlar ve verimlilik anlamında, yatırım mantığı anlamında izaha muhtaçtır.
Yıllardır devletin yaptığı çalışmalara da muhalif ve tezat oluşturan bir açıklamadır.
Bu konuyu, sanki iki komşu kentin bir rekabeti ve lobi gücü gibi anlamsız kavgalara çekmenin ise hiçbir anlamı yoktur.
Mersin ve Adana TR 62 Bölgesinde ortak iki kenttir.
Çukurova Kalkınma Ajansı çatısı altında Mersin ve Adana olarak, Valilerimizle, yerel yönetimlerimizle, Odalarımızla birlikte çalışıyoruz
Mersin ve Adana bu anlamda birlikte planlanması gereken iki kenttir.
Biz bu iki kenti bir kent, bir bölge olarak görüyoruz.
Konu; yatırımların Mersin’e mi, yoksa Adana’ya mı yapılması kararı veya itirazı değildir…
Esas konu; yatırımların, fizibilite raporlarına göre, bölgesel ve küresel ekonomik gerçeklere göre en doğru yere yapılmasını sağlamaktır.
Türkiye’nin lojistik başkenti olarak nitelenen,
Ülkemizin en büyük limanına sahip olan,
Dünyanın en büyük ilk 100 liman kenti içinde olan;
Ve lojistik firmalarından depoculuk sektörüne, güçlü kara taşıma filosundan demiryoluna, gümrükçülük sektöründen dış ticaret sektörlerine ve tüm yol bağlantılarına kadar lojistiğe yönelik tüm alt yapısı hazır bir kent varken;
Lojistiğin geleceğine yönelik, böylesi liman yatırımlarının tamamlayıcısı olan; ihtisas meslek lisesi, lojistik yüksek okulu ve Türkiye’nin en modern denizcilik fakültesiyle tüm mesleki eğitim zincirine sahip;
Sektörün kaliteli insan kaynağını yetiştiren uluslararası standartlarda eğitim sistemini kurmuş olan;
En az 150 yıldır, bir lojistik kenti olarak tasarlanan ve büyüyen Mersin; Ana Konteyner Limanını Beklerken; bu açıklama kafaları karıştırmıştır.
Mersin; Türkiye’yi Akdeniz’de rakipsiz bir lojistik merkez yapacak olan Ana Konteyner limanının en doğru adresidir.
Sonuçta, bu büyülükteki yatırımlar sadece yapıldığı kente hizmet veren yatırımlar değil, aksine bölgeye hizmet veren yatırımlardır, ülkenin yatırımıdır.
Kıt kaynaklar israf edilmeden en doğru, en uygulanabilir, katma değeri en çok yaratacak noktaya yapılmalıdır.
Diğer bir husus ise;
Ana Konteyner limanları lojistikten alt yapısı hazır olan, demir yolundan karayoluna, otoban çıkışlarına;
Depolarından gümrük firmalarına;
Kara taşıma filolarından dış ticaret firmalarına, hatta sosyal yaşam anlamında bu kadar büyük bir çalışan nüfusa kaliteli yaşam sağlayacak bir kentin parçası olarak kurulur.
Bu gün Ana konteyner limanı yapmak için lojistiği hazır bir Mersin gerekir ve böyle bir kenti baştan kurmanın maliyeti en az 100 milyar dolardır.
Yaşadığımız ekonomik sorunlar arasında bu kadar tasarruf tedbirleri alınırken, vergi paketleri açıklanırken, küresel sorunlar arasında ülkemiz milli bir ekonomik mücadele verirken;
Bu büyüklükte yatırımlar kent lobilerine ve kısır siyasi bakışlara, basit siyasi kazanım çabalarına kurban edilemez.
Eğer Adana-Yumurtalık’ta düşünülen yatırım o bölgenin ekonomik desenine uygun bir ihtisas liman ise buna ilk destek olacak kent biz oluruz.
Ama dediğimiz gibi liman başka bir şey, HUB özellikli ana konteyner limanı başla bir şeydir.
Dünyanın hiçbir yerinde yan yana bu büyüklükte iki HUB liman olmaz.
Türkiye’nin tamamının toplam konteyner elleçlemesinin 12 milyon TEU’yu zor yakaladığı düşünüldüğünde, iki tane yan yana 12 milyon TEU’luk liman yatırımı inandırıcı olmaz.
O halde bu yatırımların adı doğru konmalıdır.
Kafa karışıklığı yaratılmamalıdır.
Çünkü bu haberleri uluslararası lojistik dünyasın da izlemekte ve ona göre pozisyon almaktadırlar.
Anlayamadığımız diğer bir husus ise;
Adana- Yumurtalık için yapılan ÇED çalışması raporunda bile Mersin’in avantajlarının daha çok olduğu vurgulanmıştır. Yumurtalık için hazırlanan rapordan bir kaç satır okumak isterim:
“ 1958 yılından beri gittikçe büyüyerek hayata geçirilen Mersin Limanı’nın hizmette bulunması ve Doğu Akdeniz’in bölgesel bir hub olmasını sağlayacak büyük ölçekli liman alanının Mersin Bölgesi’nde seçilmiş olmasıdır.
Mevcut Mersin Limanı’ndan ayrı olarak, yanında planlanan Yeni Mersin Konteyner Limanı, 2035 yılına kadar 5 faz halinde 11,4 milyon TEU kapasite yaratacak şekilde planlanmış, ancak hayata geçirilememiştir.
Bölgede yapılan çalışmalar ve değerlendirmeler neticesinde Doğu Akdeniz limanlarının hinterlandında konteyner elleçleme amacı ile büyük bir liman ihtiyacı doğmuştur.”
Yani, Yumurtalık için hazırlanan raporda bile, bu yatırıma Mersin’in ne kadar uygun ve doğru olduğu anlatılıyor. Aklın yolu bir çünkü…
Raporda; Mersin’ de yapılacak Ana Konteyner Limanının, ulaşım ağlarına yakınlığı, kentin Doğu Akdeniz’ in bölgesel Hub olmasını sağlayacak özelliklere sahip olması, alt yapısının yeterliliği ve zenginliği gibi avantajlar sıralanıyor.
Mersin Konteyner Limanı için hazırlanan ÇED dosyasında, Ulaştırma Bakanlığınca onaylı dosyada yer verilen Mersin’ in avantajları şöyle sıralanıyor:
*Proje aşamalarının hiçbirisinde koruma alanları için olumsuz bir etki beklenilmemektedir.
*Bu çalışma sahası içerisinde var olan habitatlar ile ekosistemlerde herhangi bir soyut tehdit altında bulunan bir türe rastlanılmamıştır.
*Bu bölgede mevcut olan arazi kullanımı, Mersin Limanının doğu kısmında olacağı için yeni konteyner terminalinin gelişimi ile uyuşmaktadır.
*Karadan erişim ve bağlantı ağı olduğundan ve diğer altyapılar ile hizmetler de hali hazırda var olduğundan daha az sayıda yeni erişim yolunun inşa edilmesine ihtiyaç duyulacaktır.
*Daha az hacimde karasal alana ihtiyaç duyulmaktadır.
*İki alternatif için yapılan değerlendirme sonucunda; mevcut Mersin Limanı yanı faaliyet alanı olarak seçilmiştir.
Evet, bu bilgiler Mersin Konteyner Liman Projesi ÇED dosyası Şubat 2009 Mersin- Karataş karşılaştırmalı SWOT analizinden alınmıştır.
O tarihte daha Yumurtalık söz konusu bile değil, Karataş gündemdeydi.
Ve tüm bilimsel raporlar açık ara yatırım yerini Mersin olarak gösteriyordu.
Peki, bu çalışmalar bu duruma nasıl geldi?
Mersin İş dünyasının Değerli Temsilcileri,
Değerli Basın mensupları,
Burada söz konusu olan sadece kentlerin değil, ülkenin geleceğidir.
Devletimizin yatırımlarda doğru kararlar alacağına eminiz.
Biz burada bir açıklama eksikliği olduğuna inanıyor ve bu açıklamaların daha teknik bilgilerle net olarak ortaya konmasını bekliyoruz.
Bu noktada tüm Mersin milletvekillerimizden de, yetkililerden daha net bilgiler alarak toplumu aydınlatmalarını bekliyoruz.
Konuya ilk andan itibaren anında ilgi gösteren, gündem yapan ve açıklamalar yapan vekillerimize teşekkür ediyor, vekillerimizden Mersin adına sıkı ve ortaklaşa bir fikr-i takip talep ediyoruz.
İlgili Bakanlarımız, yatırımın Mersin’de olacağını birçok kez söylemiştir.
Daha bir ay önce, Ulaştırma Komisyonunda tekrar gündeme gelmiş ve Mersin’de yapılacağı söylenmiştir.
Devlet verdiği sözden dönmez.
Mersin 28 yıllık yatırımına kavuşacaktır.
Bunun sebebi de ne lobidir ne siyasettir ne de başka bir şeydir.
Bunun tek sebebi, bu Ana Konteyner Limanı yatırımının bilimsel, jeo-politik ve ekonomik anlamda yapılması gereken en doğru yerin Mersin olmasıdır.
Mersin, ülkeye yararı olmayacak, sırf Mersin’de olsun diye yapılacak bir yatırımının peşinde değildir.
Doğru ve net bir açıklama ile bu karmaşa giderilmelidir.
Sadece Mersin’e değil, Çukurova’ya, Doğu Akdeniz’e ve tüm hinterlanta büyük katkı sağlayacak olan Mersin Ana Konteyner Limanı yatırımı bir an önce başlamalıdır.
Bu, sadece ülkesinin zenginliğine daha çok katkı sunmak isteyen Mersin’in talebi değil; aklın, bilimin, dünya lojistiğinin ve verilen sözler noktasında devlete olan güvenin gereğidir.
Bu gün ortak metinle basın açıklamasına destek veren;
TOBB’a bağlı Mersin Oda ve Borsalarımız,
Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğimiz,
Mersin Ekonomi Platformu ve Üyeleri,
İş Dünyası STK ve Dernekleri,
Lojistik Sektörü Paydaşları adına yaptığımız bu açıklamayı. tüm kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Ortak açıklamamıza basın toplantısına katılımlarıyla destek olan tüm kurum ve kuruluşlara,
Akil bilgileri ile destek veren herkese,
Konuyu sürekli gündemde tutan Mersin basın dünyasına ve medya temsilcilerine yürekten teşekkür ederiz.
Mersin İş dünyası ve ekonomi odaklı STK’larla başlayan bu açıklamaların ve beraberliğin, kentimizin farklı kurum ve kuruluşlarıyla daha kapsamlı ve geniş katılımlı toplantılarla devam edeceğine;
Mersin dinamikleri olarak, Mersin Ana Konteyner limanı gibi birçok bekleyen yatırımın takibini birlikte yapacağımıza yürekten inanıyoruz.
Sizleri saygıyla selamlıyoruz.
Mersin sahipsiz değildir…